***
Kadın...
Kadın...
Kadın,
Öyle çok kırıldın ki, parçalara bölünmüş asal bir camsın, yoktur gücün toplamaya buzlarını Yücesin sen, bilirsin Dik durursun, yenilgilere, kırıklıklara, bitmişliklere Sevgilerin hem önünü hem ardını noktalarsın Sen seversin ardından bütün renkler maviyi kollar. Bütün renkler, seni. Ve vazgeçmezsin, seversen. Her şeyi, her şeye rağmen. Taşır omuzlarında hep güzü. Bir ilk bir son Umutları eteklerinde küçülür. Filizlenir ardından tohumları toprağa bırakılmış bir acı Ki bu ne ilk ne son
Kadın,
Ayrılığın dokturudur Parçalara bölünmüş bir kalbin tamircisi Ki her giden bir parça götürür kendiliğinden Kendinden bin parça bırakır da kalpten on bin parça söküp götürür. Sen dikmeye çalışırsın, yama yaparsın gittiği yerden. Elbette Ne öğretildi sana, acı kırıklıklardan, zamansız ayrılıklardan başka Ummadığın her aşkı ummadığın anda kaybetmeyi öğrenmiştin hayat okulunda Faili meçhullerce
Kadın,
Sen kendi şiirinin temasısın. Kendi hayatının şiirisin ve şiirdir hayatın Kaleminin ucuna kelebekler konmuş, kanatları fısıldar, yeni gün yeni umut. Nafile, hep inanırsın Sen kadınsın Beline kırmızı kuşağı bağlanmış bir gelin kadar narindir yalnızlığın, unutulmuşlukların Ve kandırıldığın bütün aşklar bir masal kadar Ama şimdi hayal etmek, çıkmaz bir sokağı aşmak kadar uzak
Kadın,
Bütün yükünü hayatın, sırtlanıp; taşıdın sen Ellerinde, bileklerinde, yüreğinde Bir valiz dolusu gamze taşıdın, yüzüne asamadığın Kırışmış ve öylesine Öyle çok kırıldın Hatırla, o değimsiz aşka kadavra etmiştin ruhunu Ki pençe izleri hala durur yüreğinde Parçalanmışlıkların
Kadın,
Uyandır midyenin içine gizlenmiş gülüşü,
Çünkü artık hepsi birer düş!
Ki bu ne ilk ne son
Ƥҽℓᶖɳ õ.
10Sekiz.Bir.İkibin10Bir
10Sekiz.Bir.İkibin10Bir
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder